Slm
Yedibölük köyü anıları değince tabiiki köyde yaşayanlar hele yabancı gibi görünüpde halkla iç, içe olan bir insanın anıları daha çok olur. Sitede tarih bölümüne göz attım tarih bölümünde Cumhuriyetin 75. yılında Şiran belgeselinden söz edilmekte o belgeseli hazırlayan benim ve benim adımla bastırıldı. Şiran için bunu yeterli görmedim ikinci belgesel 500 sayfa olarak şu anda basıma hazır halde kısmet olursa bahar aylarında yaptıracaz.
Yedibölük köyü olarakda tarih, kültür, gelenek, görenek ve, ve veee hele yok olan gelenekler konusunda şu anda çalışmam devam ediyor İşte bu hazırlayacağım belgeselde yedibölük köyü anılarımı da yazacağım umuyorum bu anılar gelecek nesil için, geçmiş nesilin nasıl kaynaştığını, tek ağaç gibi bireysel değil bir orman gibi kardeşçe nasıl yaşadığını anlatır.
Yine anılarımdan birini sizlerle paylaşacağım ama sözlerde kısıntıya gitmeden aynen duyduğum şekli ile yazacağım umarım bundan rahatsız olmazsınız.
Bir yaz günü şiran'da gezerken Öğretmen arkadaşlarımdan biri ya senin sifonda tanıdığın çok hadi gidip bana birkaç koyun alalım dedi. Bende peki gideli dedim ve uzatmayalım aşağı kınığa çıktığımız zaman arkadaş sifon deresine yukarı bakıp (Yabu adamlar burada ne yapıyor medeniyetten haberleri varmı dedi. Bende şimdi öğrenirsin dedim doğruca Bana hep oğlum diye hitap eden bende daima analık dediğim doğal kültürün içerisinde hormonsuz olarak yetişmiş aşağı kınıkta Muhtarın annesi Yeter hatuna götürdüm. Arkaddşı diğer arkadaşla yukarı kınığa Ali Rıza'nın yanına gönderdim onda koyunlar varmış ama yukarı kurunun derenin bayırlarda imiş öğretmen arkadaşım kendini dağa, bayıra vurunca..... Ben ..analık çok muhterem bir insandır ona göre dedim sadece bana nasıl şakaya dayanırmı diye sordu. Bnde tam adamı korkma yüklenebildiğin kadar yüklen dedim.
Arkadaşlar koyunları alıp kapıya geldiler Yeter Hatunda ekmekleri ısıttı deri peyniri çay sofra hazırladı arkadaş yemeden hemen gitmek isteyince Yeterhatun Hocamısın nekırıkısın buraya gelipde yemek yemeden gidenin anasını, avradını ... değince bizim arkadaş değim yerinde ise dayak yemiş gibi dondu peki dedi masaya oturduk. Yeter Hatun hoca kusura bakmazsan sana bir hekiye (Hikâye) anlatacağım değince arkadaş gülümsedi eh anlat bakalım değice Yeter Hatun sze başladı.
Hoca adamın biri bir suç işlemiş mahkemeye düşmüş yargılanmış ve idam kararı almış hakim adamın yanında oturan karısına sormuş Bak kızım kocanı asacağız birşey istiyormusun. Kadın hakim bey ne isteyim bana boncuk getirsin deyince hakim adama dönmüş karın boncuk istiyor ne dersin. Adam.. Haim bey ben ne deyim Bizim karının aklı, Hakimin aklı, hekimn aklı, S.....aklı hep bir demiş. Demiş ama bizim arkadaşın bırakın yüzü her tarafı kpkırmızı kulak memelerinden terler akmaya ve lokmalar boğazında düğümlenmeye başlayınca Yeter Hatun durumu anladı hemen arkasından ye, ye utanmaz hoca ye değince arkadşın gözleri iyice büyüdü ve beni bunun elinden kurtar dercesine yüzüme bakmaya başladı. Hemen arkasından la hoca s...min oğlu iki koyun için dağda taşda ne işin vardı orada kom koyun dolu kaçtane istersen al git dedi ama arkadaşta konuşacak ağız kalmadı kan ter içerisinde bize müsade değince yeter Hatun yok oğlum sen hocanın arkadşı olamazsın baksana ne dedikde utancında yere geçtin şurada ana-oğul sohbet ediyoruz ve ayrıldık...
Uzun yıllar o arkadaşla karşılaştığımız zaman mendili yoksa ceketi, ceketi yoksa elleri ile terini silmeye başlardı. Ve şunu söylerdim Hey arkadaş o insanlar o dağ başında ne yapıyor diye sorduğumda.. Çeneyi hafif il
|